20 Temmuz 2015 Pazartesi

Orda bir yer var Polonya'da, Kielce


Varşova’dan kiralık araçla yemyeşil dümdüz bir yoldan ulaştım Kielce’ye. Polonya’nın 2 büyük kenti Varşova ve Krakow’un tam ortasında Kutsal Haç ( Swietokrzyskie ) Voyvodalığının merkezi Kielce. Voyvodalığından da anlaşılacağı üzere dini bir şehir. Gerçi ilk izlenimim genel olarak Polonya komple dindar bir toplum zaten. Özellikle de çocuklar kiliselerle iç içe. 


Önce hemen otelimin yanındaki, Neo Gotik Kutsal Haç Kilisesinin (1632) bahçesinde top oynayan fakir çocukları (Belki de kilise yetimhanesinin çocukları) görünce şaşırıyorum biraz. Malum cami bahçesinde, piknik yapılabilir ama top oynanmaz.  (Bu yazıyı yazdıktan kısa bir süre sonra Cuma namazına gittiğim Ataköy Camiinde görüyorum uyarı levhasını : Cami Bahçesinde Top Oynamak Kesinlikle Yasaktır” ) sanki her yer top sahası, oyun alanı da çocuklar İmamın inadına cami bahçesinde oynuyorlar !   


Sonra da şehrin meydanındaki gösterişli Roman Katolik Katedralde prova yapan zengin çocukları (zengin oldukları dışarıda bekleyen ebeveynlerinden kolaylıkla anlaşılıyor…) görünce daha da şaşırıyorum. Gitar çalan bir din adamı ve çocuklarını piyanoya, tenise falan değil de kilise korosuna götüren sosyetik ebeveynler hiç alışık olmadığım bir sahne..


Kielce belediyesi bakmış, şehrimiz iyi güzel, hem de yol üstü ama hiç gelen giden yok, Japon Turist çekmek zor buradaki her şeyin aynısından aşağı yukarı tüm Avrupa’da var… Başka bir yol bulmamız lazım diye güzel modern bir fuar merkezi kurmuşlarçok güzel etkinlikler yapıyorlar.. www.targikielce.pl  Ben de bir fuar için gidiyorum zaten Kielce’ye ve görüyorum bir çok Avrupa ülkesi gibi Polonya’da da işler kesat, nüfus yaşlı, bir çok genç Almanya, Fransa, İngiltere hatta ABD’ye göçmüş…  


Şehrin meydanı (Rynek Meydanı çok hoş, sade, keyifli bir meydan ve çok güzel restoranlar var) sarayı, kiliseleri, ana caddesi her şey klasik Avrupa ama sokakların arasında, şehrin tam ortasında karşına öyle bir park alanı çıkıyor ki hayran oluyorsun. Tertemiz bir gölet, etrafında yemyeşil rengarenk asırlık ağaçlar, tarihi köprüler, heykeller, kuğular, ördekler, çocuklar, gençler, minik bir anfi tiyatro, uzakta tepede bir cafe o kadar… 


Herkes yerlerde, çimlerde, banklarda, oturuyor her santimetre kareye, belediye başkanın bir akrabası bir çay bahçesi, bir nargileci, bir kebapçı, bir gözlemeci patlatmamış….  İtalya ve Yunanistan hariç başka yerde göremezsin zaten böyle sayfiye yerinde çay bahçesi kültürünü… Sayfiye yerinde en fazla bank olur, çimlere yayılırsın; elin, ayağın, popon toprak görür. Belki bir büfe olur bir şeyler alır yersin içersin, kitap falan okursun, çöpünü de alır gidersin.


“Lütfen çimlere basmayınız” bir tek bizde vardır, bir tek biz de “çocuğum koşma düşersin”  “oğlum bağırma”,  “kızım ağlama”  hatta “cevap verme bakiim”  bir tek bizde vardır.. Okulda, evde, sokakta, camide çocukları sürekli kısıtlarız, yasaklarız, engelleriz sonra da neden bizden astronot çıkmıyor diye düşünürüz ?!?

Kural : İstediğin yerde top oyna, özellikle de çim görür görmez koş, bas çimlere, uzan bulutları seyret, yaşadığını “var” olduğunu hisset, Dünya’nın ne kadar güzel bir yer olduğunu düşün, şükret….


Hiç yorum yok: