Helikopterden Helikoptere Atlarken Şarjör Değiştirmek…
Almanya Steinexpo Fuarında Helikopter Turu kazanınca aklıma
geldi, komandoyuz ya sanki Viet Nam’daymışız gibi sürekli bir helikopter
muhabbeti yapıyoruz önce İzmir Foça Komando Eğitim Birliğinde, sonra da Hakkari
Yüksekova Jandarma Komando Asayiş Bölüğünde askerliğimizi yaparken 1999 yılında…
Helikopterden atlamak, merdivenle inmek; operasyon bölgesine
ya da sınır karakoluna helikopterle ikmal yapmak falan sürekli dilimizde bir
helikopter geyiği… Belki de şehir efsanesidir, tam bilmiyorum, mutfakta çalışan
bir Er mektubu okunurken çıkmış, ( Bir dönem tüm gelen giden mektuplar açılır
okunurdu) annesine “Askerlik zor değil
anne merak etme, her şey yolunda, bir tek helikopterden helikoptere atlarken
şarjör değiştirmekte zorlanıyorum o kadar” yazmış… Düşün yani helikopter nasıl ayrılmaz
bir parçası Türk Mehmetçiğinin…
Ben Asteğmenim, benim sorumluluk sahamda bir heliport var,
helikopterler inerken biz seslerinden anlıyoruz hesapta “bak bu King Kobra”
diyor bir arkadaş, öteki “yok canım Skorsky olmasın” falan hepimiz birer
helikopter eksperiyiz…
Ayrıca bu heliport, tam bölüğün ortasında, askerler yanından
geçmesin, kurcalamasın diye de çevresinde nöbet tutuluyor… Kış çok ağır tabi
Yüksekova’da bazen -35 derece oluyor, helikopteri kapalı hangara alıyorlar donmasın
diye ama asker donuyor, nöbet kışın da
devam ediyor. Helikopter nöbeti var,
helikopterin kendisi yok. Nöbeti kaldırana kadar neler çektim…
Böyle sürekli bir helikopter aşağı, helikopter yukarı
muhabbet varken ama bizim hiç binmişliğimiz yokken geldi çattı teskere günü…
Yüksekova’dan kafana göre tezkereyi alıp evine gidemiyorsun ama. Toplanma
merkezine ( Van’a ) konvoy var 9 günde bir, güvenlik amacıyla… Ama bir ihtimal
Van’a helikopter varsa o ara, komutan da izin verirse konvoyu beklemeden
gidebilirsin… 15 ay geçti 9 gün geçmiyor, tezkeremizi almışız askerlik bitmiş,
üniforma çıkmış, evine gidemiyorsun, acayip kötü bir hissiyat..
Şansımız yaver gitti, konvoydan önce bir Kargo Helikopteri
var “Skorsky” bizi Van’a götürecek… Heyecandan ve mutluluktan uçuyoruz sanki
Savunma Bakanlığı, tezkere hediyesi bize Helikopteri verdi, o kadar sevindik …
Van – İstanbul uçak biletimizi aldık, kirli dolu çantamızı
aldık, helikoptere atladık. En arka sıra hariç Bütün koltuklar sökülmüş,
malzeme ve mühimmat sandıkları yerde, en arka sırada sonradan öğrendik pilotun
eşi ve çocuğu, bir de bir Albay’ın kızı oturuyor. Ben de hemen mühimmat
sandıklarının yanına Albay’ın kızının dizinin dibine yere oturdum….
Pat Pat Pat Pat helikopter kalkt, hiç uçağın kalkmasına benzemiyor, epey bir
sallıyor adamı, biraz boşluk hissi, biraz fizik kuralları derken ben bayağı bir
kötü oldum ama dayanıyorum… Ta ki önce Hakkari Merkez, Sonra da Van Özalp’e 2 iniş 2 de kalkış yapana kadar….
Ben kafamı kirli torbama soktum, Albay’ın kızının ayaklarına doğru nasıl
kustuysam 2 hafta boyun ağrım geçmedi. Her inişte kalkışta dışarı çıkıp hava
alıyorum, fayda etmiyor daha kötü oluyorum, kafamı kirli torbama soktukça daha
da kötü oluyorum ( Asker kirlisi nasıl kokar, düşmeyen bilemez… )
Neyse zar
zor, sağ salim kendimizi Van askeri havalimanina attık ordan apronda koşarak
ucu ucuna, per perişan bir halde kendi uçağımıza yetiştik, her kes bize bakıyor
tabi… Dedik ki “yani gerçekten de zor muş helikopterden helikoptere atlarken
şarjör değiştirmek, baksana ne hale geldik !”
Kural : O an sana çok zor gibi görünen durumlar sonra çok komik birer hatıra olabilir... Sakin ol, soğukkanlı ol, sabırlı ol, sabrın sonu gerçekten selamettir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder