23 Mayıs 2011 Pazartesi

Medeniyetin hali başka oluyor, Stockholm...



Rivayet o ki, yüzlerce ada içinden, en uygun yeri bulabilmek için denize atılan bir kütük ( stock ) burada durunca liman ( holm ) buraya kurulmuş ve zamanla büyüyen Stockholm, 14 ada üzerine kurulu Venedik, İstanbul, Londra karışımı muhteşem bir şehir oluvermiş ...



100 yıl önce Avrupa'nın en fakir ülkelerinden biriyken, başta demir çelik olmak üzere ( isveç çeliği meşhurdur ) büyük bir sanayi atağıyla, dünyanın en zengin ve ileri demokrasilerinden biri olmuş ki Üniversite'deki iktisat hocamız, "Sosyal Liberalizm" derdi, İsveç modeline; kapitalizmle sosyalizm birarada çok mutlu olabilir yani ...

Ve "demokrasi kesinlikle, zenginlikle doğru orantılıdır, inanmayan haritaya baksın" derdi, ki bence de haklı ..


Ama tabii, sanayi atağıyla, harap ettikleri, kirlettikleri bu adaları, nehirleri, denizleri şimdi temizlemiş, dünyanın en çevreci şehirlerinden biri olmuş, eskiden fabrikaların çalıştığı sahillerde şimdi kendi enerjilerini üreten, geri dönüşümlü, çevreci yazlıklar yapmışlar... Asıl keyfi, sanayicilerin torunları sürüyor ....


Önce kütük limanı, sonra organize sanayi bölgesi, şimdi ise sayfiye yeri olmuş, her yeri sahil Stockholm ... Metro'yu saymazsan, sanki hergün Pazar burada...
Bütün ülke 10 Milyon yok, kalabalık yok, gürültü patırtı yok, trafik yok, kimsenin acelesi yok ...


Bize de çok şükür, sıcacık bir 19 Mayıs haftası denk geldi, ve bir fuar bahanesiyle ailecek geldik, Stockholm'e ...
Ve bizim küçük bey de, daha 3 yaşında 4 üncü ülkesini de görerek, tüm seyahat boyunca hiç arıza çıkarmayarak, gösterdi doğuştan sokak çocuğu olduğunu ...



Eksi 25 dereceyi, güneşin sabah 10'da doğup, öğlen 2'de battığını gören, ve 8 ay kış yaşayan bir millet olarak güneşi görünce nasıl hakkını veriyorlar anlatamam ...

Herkes bir şekilde bulaşıyor denize, güneşe; neredeyse tüm ayaklar çıplak...

Kimi teknede, kimi kanoda, kimi yelkende, kimi sahilde, çimlerde...

Hemen kendimize de paye çıkardık tabi, biz ne kadar uzağız, denize, sahile aslında o kadar yakınken ...


Kural : Boğaz turu yapan Laz kaptanlardan Fahri Kaptan'ın sözünü unutma : Küçük, büyük, güzel çirkin, ahşap, fiber fark etmez, denizde ol yeter ...