30 Temmuz 2011 Cumartesi

Meryem Ana’nın Dizinin Dibinde Cuma Namazı…


Dışarıdan çok belli, eskiden bir kilise olduğu, Anadolu’nun bir çok yerinde olduğu gibi, Alaçatı Pazaryeri Camisinin …

Cuma namazı için, gidince inanamadım gözlerime… Kapının tam karşısı, kıbleye doğru, mihrap, hocanın arkasında cemaat almış safını…

Kapının sol tarafında ise, perdenin arkasında Meryem Ana, Mesih İsa, Vaftizci Yahya ve 12 havarinin ikonaları …

1874 ( 1838 diyen de var ) yılında inşa edilen Ayios Konstantinos Rum Ortadoks Kilisesi’ne dışarıdan bir minare eklenip, içi de kireçle boyanıp cami olarak kullanılmış yıllarca...

Kim ne dersin, ne Osmanlı ne de Cumhuriyet çok mecbur kalmadıkça asla kutsal mabetlere zarar vermemiştir, diğerlerinin yaptığı gibi …

Alaçatı Belediyesi, restore ettirmiş, kireçlerin altından çıkarılmış kutsal emanetler, tebrikler, ama en güzeli cami olarak da kullanılmaya devam ediyor hala…

Kalabalıktan faydalandım ben de, açtım, beyaz perdeyi, oturdum, Meryem Ananın dizinin dibine ve düşündüm, barış kadar, kardeşlik kadar, dostluk kadar güzel şey var mı şu dünyada ?
Ve ne kadar şanslı bir milletiz biz, Allahım bu ne zenginlik …

Alaçatı’nın kendisine gelince, çok geç bulduk, erken kaybetmeyiz inşaallah …
Yıllarca kimsenin haberi bile yoktu, böyle bir yerden. Eskiden, İzmir’liler hiç sevmez, hiç tekin bulmazmış…

Bense 99 yılının yazında ilk kez gelmiştim… Askerlik “Meyil izninde” belki de hayatımı kurtaracak, beni askerde, çatışmalara girmekten kurtaracak, kolum burada kırılmıştı, hemen Alaçatı sağlık ocağına gelmiştik... bildiğin köydü o zamanlar…

Şimdilerde çok moda, çok kalabalık, çoğunluk İstanbul’dan ( İzmir’liler de kızıyor, İstanbul’lular geldi mertlik bozuldu diye … ) Her yer, herkes çok şık, dükkanlar, kahvehaneler, restoranlar çok keyifli…
Havası muhteşem, sıfır nem, sürekli nefis bir rüzgar… Deniz tertemiz, beyaz resmen, mavi değil ve buz gibi hamam değil, gerçek deniz …. Bizim sıpa da dondu, çenesi takırdadı ama bayıldı hem denizine hem kumuna ...
Begonviller harika, çok denedik ama İstanbul’u sevmiyorlar, yaşamıyorlar İstanbul’da …

Kural : Kendi değerlerine bağlı olman, başkalarının değerlerine saygılı olmana engel olmaz, unutma ; çeşitlilik, zenginliktir...