25 Mayıs 2015 Pazartesi

Buz gibi, Mis gibi Toronto


Neredeyse 20 yıl önceydi, gençler arası değişim programı ile Kanada’ya geldiğimde yıl 1995'ti ( bu kampı da bir ara yazmalıyım aslında ) günübirlik Toronto’ya gelmiştik, ben hayran kalmıştım ama bir günde hiçbir yerini gezememiştik, kursağımda kalmıştı, birçok seyahatte dediğim gibi burada da “bir gün mutlaka yeniden geleceğim” demiştim; o bir gün 2015’e kısmetmiş.


Dünyanın en büyük madencilik etkinliklerinden birini neden buz gibi Mart ayının başında yaptıklarını anlayamadan, hastalıktan yeni kalkmış bir şekilde, dereceler -14 ü gösterirken Toronto’ya geldik…  (Soğuktan köpeklerin bile bot giydiğini ilk kez burada gördüm, yoksa hijyenden mi giyiyorlar acaba? )


Toronto, Kanada’nın muhtemelen en yumuşak iklimli, dolayısıyla da en çok kültürlü ( bir rivayete göre 140 dil konuşuluyormuş ) en popüler şehri. Bir kısmı doğal bir kısmı yapay, adacıklar ve mendireklerle bir iç limanı olan, tabi ki marinası tekneleri olan ( Türkiye’nin aksine o kadar soğuk iklim o kadar az sahil imkanları oldukları halde !.. ) medeni insan ihtiyaçlarının tamamı çok iyi düşünülmüş ve planlanmış, bir lego şehri gibi, harika bir kent.














Dünyanın suç oranı en düşük kozmopolit şehri, bir çok Hollywood filminde de New York, Şikago, Detroit ve benzeri kirli Amerikan şehrine dublörlük yapmış…



O soğuğa rağmen sokaklar cıvıl, cıvıl, sahilde koşu yapanlar, bisiklete binenler, herkes güler yüzlü, konuşkan, şakacı… Ve en önemlisi, benim en çok özlem duyduğum, tanıdık tanımadık herkes selamlaşıyor…


Kanada doları  sayesinde hayat biraz daha ucuz, deniz mahsulleri, et yemekleri çok zengin ve başarılı. Birçok şubesi olan meşhur www.kegsteakhouse.com  “keg mansion” u şiddetle tavsiye ederim. Türk kafası ile Kuzey Amerika biraz da alışveriş demek olduğu için, güzel bir outlet alışveriş merkezi de var Niagara yolu üzerinde. Niagara da ayrı bir hikaye…
  
 ( Sol tarafta donmuş marina içinde mahsur kalan tekneler görünüyor )

Bir çok bina yer altından birbirine bağlı, soğukta hiç dışarı çıkmadan istediğin yere gidebilirsin, bize göre el kadar bir şehir (2,5 milyon nufüs )  ama müthiş bir metro ağı,  ve Dünyanın yaşanılacak en iyi şehirleri arasında her zaman ilk 20 de (http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/38125-yasam-dunyanin-yasanilacak-en-iyi-sehirleri/16) Dönüş uçağım kar fırtınası yüzünden iptal olup, havaalanında mahsur kalınca, insan pek böyle düşünmüyor ama sonra sakin kafayla düşününce gerçekten çok güzel bir şehir Toronto ve sıcak bir zamanında “mutlaka yeniden geleceğim” buraya…     


Maalesef ticari olarak Madencilik fuarımız “PDAC” tam fiyaskoydu, çok kötü geçti; dar vakit ve soğuk hava yüzünden çok gezemedik de ama çok eğlenceli bir arkadaş grubumuz vardı, her saniyesinden, her santimetrekaresinden çok keyif aldık…



Kural : Kötü seyahat diye bir şey yoktur, Kötü seyahat arkadaşı diye bir şey vardır...  Sadece seyahatlerinde değil her anlamda yola kiminle çıktığına dikkat et, arkadaş vardır seni yarı yolda bırakır, arkadaş vardır seni sırtında taşır…

Hiç yorum yok: