4 Ocak 2023 Çarşamba

İstanbul - Bodrum 6 gün

İstanbul'dan Bodrum'a 5 gece 6 gün sürdü yolculuğumuz, denizden... Amatör denizciler buna "aşağı inmek" diyorlar ki gerçekten de hem kuzeyden güneye istikamet olarak aşağı, hem de denizlerimizdeki akıntı ve hakim rüzgarlarımız dolayısıyla, yokuş aşağı gidiyor gibi oluyorsun...

Güney sahilerimizdeki marinalar vicdansızca pahalı olduğu için, teknesini kışın da kullanmak isteyen  İstanbullu denizciler için bu kuzey güney iniş çıkışları son derece sıradan bir seyir. Ama ben çok gerginim çünkü hayatımda ilk kez bu kadar uzun bir seyir yapacağım hem de hiç bilmediğim sularda...  3 yelkenli tekne, 6 arkadaş, hiç profesyonel kaptan yok, hatta bu seyiri daha önce yapan sadece 1 kişi var aramızda.


Sabahın ilk ışıkları ile vira bismillah ilk durak Tekirdağ Şarköy, balıkçı barınağı... Yolda marmara denizinin koyu yeşilliğine ve pisliğine inat, yunuslar oynaştı bizimle, Ölmedik hala can çekişiyoruz ama buradayız merak etme dediler adeta.... Tam planladığımız gibi hava kararmadan oturmuştuk, limandaki balıkçıya ama benim gerginliğim hala üzerimde ...  



2. sabah yine erkenden hareketle, seyirin en keyifli kısmı Çanakkale Boğazı çıkışı var, malum Çanakkale "geçilmez", çıkılır ... Gerçekten de hem doğası, hem tarihi hem de maneviyatı ile büyülenmemek imkansız... Önce köprü, sonra "Dur Yolcu" arkasından Kilitbahir en sonda da Şehitler anıtını denizden görmek insanı alıp götürüyor, zira bir ara, eski folklorcüler olarak kendimizi teknenin içinde Zeybek oynarken bulduk, 30 yıllık arkadaşım Ali ile diz vurup, omuz kırarak ! 



Gayet makul bir saatte Bozcaada limanına bağlandık, kısa bir ada turu yaparken hayıflandık nasıl olur da daha önce hiç gelmeyiz bu kadar güzel, bu kadar bakir bir yere ... Havalar ısınmış ama henüz sezon açılmamış olduğu için de çok nezih bir kalabalık ile harika bir geceleme oldu, elbette nefis bir rakı balık ziyafetinin ardından, gerginlik merginlik de kalmadı !










3. gün yolumuz uzun, istikamet Bademli, Kalem Adası ... Çanakkale'den çıkıp Ege denizine girince renk hatta koku bile değişiyor, Marmaranın yeşili burada tam bir laciverte dönüşüyor ve Marmara'da alamadığın tertemiz deniz kokusunu, iyotu artık almaya başlıyorsun... Sanki sözleşmiş gibi burada da yunuslar bizi "Ege'ye hoşgeldiniz" dercesine karşıladılar ve bunlar daha oyuncu çıktı, uzun süre bizimle yarıştılar.... Assos, Babakale, Behramkale de öyle güzel, öyle bakir yerler ki denizden seyretmeye doyamıyor insan, gerçi bir çok inşaat, harfiyat gördük o taraflarda da hareket başlamış, umarım insani, medeni şeyler yapıyorlardır ... 


Bademli'de, Kalem Adası ile Garip Ada arasına demirledik,  doğal bir marina adeta burası, sessiz, sedasız, korunaklı, tertemiz, yemyeşil doğa, masmavi deniz... Artık "tekne transfer" modundan bayağı bayağı "mavi tur" moduna giriyoruz. Yolda mecburen girdiğimiz, karasularında tabi ki Yunan sahil güvenliği taciz etti bizi de. Kimisine çok daha kötü davranıyormuş bize yaklaşıp kısa bir sorgulama ile çaktırmadan teknenin içinde kaçak yolcu var mı diye bakıp gittiler. Biz denizcilik nezaketi gereği, gurcataya çektiğimiz Yunan bayrağını Türk karasularına girince indirmeyi unuttuk diye küçük bir şaka yapalım dedik Ali'ye ama ava giderken avlandık, Cüneyt şakamızı sabote edip bize kontra şaka yaparak gafil avladı bizi. Gerçekten sahil güvenlik komutanını aradı konuşuyor sandık, ödümüz koptu ! 

Yunan sahil güvenliğinin tıfıl botlarının yanından bizim fırkateynlerin, korvetlerin attığı sabah devriyesini görünce insan gurur duyuyor..Bazı kaptanlar gaza gelip, Telsizin 16. Acil Emergency kanalından mehter marşı yayını bile yapıyor. Kimisi ise duyduğu gururu anons ediyor, bir kez daha hatırlıyoruz, mavi vatanın da her bir mili kutsal ... 


Yine sabah erkenden vira demir, yolumuz kısa, istikametimiz Alaçatı Nergis Koyunda alarga. Çok duyardım adını ama hiç gitmek nasip olmamıştı. Çeşme Alaçatı hattında gezilecek, demirlenecek yegane koydur Nergis, gerçekten de çok güzelmiş. O kadar korunaklı ki,  koyun ağzına gelene kadar, görünmüyordu, haritadan takip ettiğimiz halde, doğru mu gidiyoruz emin olamadık. Girişte yer alan balık çiftlikleri ve çiftliklerin atıkları hem seyir güvenliği hem de çevre temizliği için çok sıkıntılı ama yapacak bir şey yok, balık çiftliği de lazım. Henüz sezon açılmamış olmasına rağmen oldukça da kalabalıktı Nergis ve suyu da buz gibiydi elbette ...  

5. gün istikamet Didim... Uzunca bir süre sıfır hava, çarşaf gibi göl gibi bir deniz üzerinde süzüldük, seyir konforu için iyi ama çok sıkıcı ve sıcaktan bunaltıcı idi. Belki de tarihe geçmişizdir 6 gün boyunca neredeyse hiç sert hava, hiç yüksek dalga görmedik, hep süt liman gittik...  Bu gece Marinadayız, güzel yemek, duş, traş, keyfimiz yerinde. Çok da şık, büyük, donanımlı bir marina. Tatil köyü gibi gelip uzun süre kalınabilir diye düşündüm....    

 


3 tekne son günümüz artık, biz Gökova Ören'e devam edeceğiz, bir tekne Marmaris'e , bir tekne ise Bodrum merkeze gidiyor, hepimizin yolu kısa sayılır... Bodrum'u denizden görmek insanın içini acıtıyor. Beton kümeleri, yeşil yoksunluğu, estetik fakirliği bu açıdan çok net görünüyor. Bodrum Beyaz Ev mimarisi hikaye, çoğunluk gri artık. Beton olmayan yerler ise sarı, kurak... Halikarnas balıkçısı iyi ki karadan gelmiş, denizden gelse kesinlikle aşık olmazdı Bodrum'a... Bense aşık oldum bu kuzey-güney geçişine, artık her sene yaparım diye hayalini kuruyorum .... 



Kural : En iyi tekne arkadaşının teknesi değilmiş, öğrendim. En iyi tekne eğer yeteri kadar vaktin ve bütçen varsa kendi teknen, yoksa kiralık teknedir !

Hiç yorum yok: