8 Aralık 2009 Salı

Mecburen Rengarenk, Hindistan

Dünyanın en renkli ülkelerinden biri Hindistan ama zevkten değil mecburiyetten renkli ...



O kadar çok insan var, bu insanları o kadar fakir ve hava o kadar sıcak ki ... sokaklarda rengarenk yaşamak mecburiyetinde insanlar ...


Terzinin de, berberin de "dükkanı" sokakta; düğün de sokakta, cenaze de; banyo da sokakta, tuvalet de; inekler de sokakta, maymunlar da .... ( Nasıl bizde yol kenarlarında kedi, köpek ölüleri var, burada da maymun ölüleri var ... )



Çocuklar zaten sokakta, adamlar da ... Her yerde "duran adam" lar var, ööyle duruyorlar ...
Kadınlar sokakta değil ama, ortalıkta fazla kadın göremezsin ...

Az süslü ve zilli de sayılmazlar hani ... Kadınları değil sadece, arabaları da ... camı bile süslü, önünü nasıl görüyor bu herif ?
Deli gibi bir trafik, sürekli korna ve acayip bi kargaşa ... Arabaların çoğunun yan aynaları yok, trafikte diğer arabalara sürtüyormuş çünkü ... o kadar yakın geçiyorlar ki ... Hatta bazen vuruyorlar bile ama asla kavga yok... O kadar evsiz var ve ama hırsızlık yok ....


Normalde hijyene fazla takmam, yemek de seçmem ama burada artık dayanamıyorum ve normalde asla yapmam, kendimi bir hamburgerciye dar atıyorum ...
Ölüyorum açlıktan, 3 tane Big Mac istiyorum çocuk : "ne big mac'i ya burası hindistan burada sadece big chicken, mac chicken, chickenburger ve chicken fingers var" diyor ... Halkın %90'ı vejeteryan, mecburen ...

Tabi ki konu ineklere geliyor ve öğreniyorum ki inekler tanrı olduğu için değil, süt verdiği için kutsal, Anne gibi yani ... Sütten kesilince de ne yapsın sahibi, hiç bir işe yaramadığı için salıyor sokağa...
"Yolun" ( yol derken asfalt anlaşılmasın, genelde bina aralarındaki boşluklar yol olarak kullanılıyor, asfalt falan hak getire...) ortasında yatan ineğin kalkmasını beklemiyorlar tabi o bir şehir efsanesi, dürtüyorlar hemen kaldırıyorlar, ama eceliyle ölmesini bekliyorlar, öldürmek yasak ....


Anti-turist ben, Taj Mahal'e gitmiyorum onun yerine, hem de iş gereği bir taş ocağına gidiyorum ve hayatımın en enteresan sahnelerini görüyorum ...
Ocakta hidrolik kırıcı yok, adamlar balyozla kırıyor, yükleyici kepçe yok adamlar kafalarının üstünde leğenlerle yüklüyorlar ve 1000 kişi çalışıyor, 100 ü yedek işçi, kapıda bekliyor, işçilerden ölen ya da yaralanan olunca hemen işe giriyor ... bir nevi oyuncu değişikliği yani, mecburen...



Kural : Nereye gidersen git en güzel yer, evinin olduğu, dilinin döndüğü, yerdir ...

7 yorum:

Tanya's dedi ki...

Ben severim Hindistanı..çok hemde..mecburen renkli olduğunu değil..ruhların renkli olduğunu düşünürüm..dediğin gibi onca karmaşaya rağmen hiç kavga yoktur..aksine hepsi çok mutludur..

Başmbaşka bir yerdir Hindistan..iyi ki yazdın bak..aklıma düştü yine...

Fatih Şedele dedi ki...

Turistik Goa'dan değil ama gerçek Indore'dan bahsediyorum ve yanlış anlaşılmasın ben de çok sevdim Hindistanı... İnsanlarını özellikle... gözbebekleri karanlıktır ama yürekleri, ruhları aydınlıktır, dimi ?

ceydabural dedi ki...

bu kadar dolu dolu hindistanı hiç duymamıştım keyifle okudum

nehircce dedi ki...

Çok güzel bir paylaşım teşekkürler..Ama zor şartlarda yaşıyor büyük kısmı,üzücü de bir yansıma..Toprakları da yüzleri gibi hüzünlü sanki, o cıvıltının ardında ne dersin..

Fatih Şedele dedi ki...

Bilmem, insan her ortamda, her iklimde yaşıyor bir şekilde galiba, Türkiye'nin ya da Amerika'nın toprakları ve halkları daha mı az hüzünlü? Diğer taraftan da Son bir kaç yıldır FORBES en zengin 100listesindeki Hintli ve Çinli sayısı sürekli artıyor .....

HaNdE... dedi ki...

offf ne hayatlar yaaa..yalnız severim ben oranın mistik havasını..Görmek istediğim listesinde 3.4 sırayı çeker hep.

Adsız dedi ki...

Eskiden uzakyolu kaptaniligi yapmis tanidik bir amca anlatmisti:

Limanlarda da vinc yok. Yukleri, kafa ustunde legenlerde yukleyip tahliye ediyorlar. Ozellikle kadinlar bu iste calisiyor. 70.000 tonluk bir gemiyi 3 ayda yuklemislerdi :)