Tabi büyüdük artık hepimiz unuttuk çocukluk heyecanlarını, çocukluk masumiyetini… İçimize yalan, aklımıza hesap , gönlümüze fesat’ın henüz düşmemiş olduğu zamanlarımızın ne kadar kıymetli, ne kadar huzurlu ve mutlu olduğunu, henüz bir çocukken gittiğim Bonheiden’a, 14 yıl aradan sonra tekrar gittiğimde hatırladım…
Daha önce hayatımın en güzel günlerinde de yazmıştım Bonheiden, Belçika’da küçük, tipik bir kuzey Avrupa kasabasıdır, bir folklör ekipleri vardır “de krekels” meşhur bir folklör festivali düzenlerler yaklaşık 40 senedir, her yıl..
23 sene önceydi, ilk gittiğimde yıl 1991’di, 15 yaşlarında
bir çocuktum. O kadar çok sevmiş, o kadar çok eğlenmiş ve “aile”mizle o kadar
iyi anlaşmıştıkki sonra 3 kez daha gidip aynı aile yanında kalmıştım. Onlar da
bizi çok sevmiş 2-3 kez İstanbul’a gelmiş, gittikleri her yerden kart atmış,
“Annem” Marleen ile yaklışık 10 yıl boyunca, askerde, Hakkari’de bile aralıksız
devam eden mektuplaşmalarımız sayesinde, ingilizcemi ilerletmiştim.
( 10 yıl boyunca zarfa yazdığım, ezbere bildiğim adres : Pastorijstraat X 2820 Bonheiden )
Bu kadar sık gidip gelince tabi bir çok arkadaşımız olmuş,
neredeyse Bonheiden’ın fahri hemşehrisi olmuştuk ve fakat yıllar içinde bir çok
ülkeden, bir çok grup bu festivale geldiği halde, Bahçelievler Folklör
Derneğinin, buradaki algısı her açıdan çok farklıydı, hem oyunlarımızı hem de
oyuncularımızı gerçekten çok sevmişlerdi…
Aradan geçen 14 yıl boyunca, Belçika’ya gitmek hiç kısmet
olmamış, eski seyahatlerin hepsini birlikte yaptığım arkadaşım Bora’nın
neredeyse her yıl geliştirdiği “Bonheiden’a gitme projeleri”ne bir türlü
katılamamıştım, zaten O da bu projelerin hiç birini gerçekleştirememişti !
Derken bir iş görüşmesi için Brüksel’de bir gece geçirme fırsatını yakalar yakalamaz “annemi” aradım. Cevabı çocukluk heyecanıma geri götürdü beni : “odan hazır, istediğin zaman gelip evinde kalabilirsin”
Kilisenin arkasındaki boş araziye AVM yapmamışlar tabi çok modern bir kütüphane ve kültür merkezi yapmışlar, Pazar günü cıvıl cıvıl çocuklar kitap ve aktivite peşinde, yaşlılar yürüyüş yapıyor ya da bisiklete biniyor. Mutlaka bir tanıdık görürüm diyorum ama zaten her gören selam veriyor, gülümsüyor. Kimsenin acelesi yok, hava da acele yok, şehir de acele yok 23 yıldır aynı bir çok şey… Sonra Marleen’le konuşurken mutabık kalıyoruz : “many things change, but main things never change” bir çok şey değişir ama aslolan şey, işin özü değişmez, mesela dostluk…
“ Evimiz” tipik bir Belçika evi, 14 yılda çok az değişiklik
olmuş, az ama kaliteli eşya, sade şık bir dekorasyon, ayakkabıyla girildiği
halde tertemiz her yer; yazarlarına göre kitaplar, yıllara göre albümler,
yönetmenlerine gore DVD’ler ip gibi, küçük şık bahçe tertemiz, yemyeşil…
İlk tanıdığımda 2,5 yaşında olan, şimdi 21 yaşında Lieze, pek hatırlayamadığı “Fatih” diye biri hayatında bir sürü fotografı ve hatırası olan. Şimdi zihinsel engelliler için özel bir eğitim merkezinde rehber öğretmen, Annesi Marleen orta okulda hayatbilgisi öğretmeni, Babası Johan emekli bir bankacı… Yılda 4 yurtdışı tatili yapıyorlar, 2 kayak, 2 güneş tatili tüm planlar 1 yıl öncesinden hazır. Bu yıl Bisikletle Güney Fransa Turu yapacaklar yaşları 60 !
Akşam yemeğine komşular Carine- Chris ve Paul – Chris çifti
ve onların çocukları da katılıyor, menu de tabii benim en sevdiğim yemekleri
yapmış “annem” önemli günlerde yapılan et yemeği : stoofvlees ve belçika çöreği
koffiekoeken yanında meşhur Belçika birası “Duvell” yani Devil, Şeytan ! bir de
dolaptan yıllar öncesinden kalma bir yeni rakı çıkmazmı ?
Tabi sonra da albümler…Her yıl ayrı ayrı, ülkeler, davetiyeler, biletler, notlar inanılmaz bir arşiv..Benden çok benim fotografım var burada.. Tabi Hasan Amcayı ve Sedat Abiyi de rahmet ve minnetle andık … Küçücük şeylerin ne kadar büyük mutluluk verdiğini; hesap, kitap, karşılık olmadan da çok güzel ve uzun dostlukların kurulabileceğini, bazı şeylerin hiç eskimediğini, açabilirse insan gönlünün ne kadar büyük olduğunu bu küçük kasaba bir kez daha hatırlattı bize …
1 yorum:
faceden gidecegini duyunca acayip heyecanlanmistim sanki kendim gidiyor gibi mutlu olmustum. yillar sonra fotograflardan da olsa bonhaiden ve aileni gormek duygulandirdi. kendi adima tesekkur ediyorum . insallah birgun hepberaber ayni kadro gitmek nasip olur...
Yorum Gönder