Uzun zamandır konuşuyorduk, kısmet bu seneki THY
kampanyasınaymış. Aldık sabah gidiş, akşam dönüş biletimizi ver elini, kebap
yemeye Gaziantep...
Program belli :
Sabah : Beyran
Çorbası ya da Katmer
Kuşluk : Tahmis Kahvesi
Öğlen : Küşlemeci
Halil Usta
İkindi : Koçak Havuç
Dilimi
Akşam : Mide Spazmı
Bizim tercihimiz, Beyran ağır gelir diye, Orkide
Pastanesi’nde katmerden yana oldu ama biz porsiyonları “normal bir kişilik”
diye düşününce, Beyran’dan beter olduk, lokmamızı bitireceğiz diye...
Araya hemen bir Zeugma Müzesi turu yaptık ve hayran kaldık,
mimarisi, kurgusu, aydınlatması, uygulaması Dünya standartlarında harika bir
müze, giriş 15 TL ( kabaca 5 Euro ) bomboş ... Benzerleri medeni ülkelerde en
az 5 katı fiyat ve 10 katı kalabalık...
Oradan bir Bakırcılar Çarşısı, Kapalı Çarşı turu yaptık ki
insan bu kadar çeşit baharata, kuru yemişe, pekmeze, bala, reçele, salçaya inanamıyor, Bu ne zenginlik ... Bakırların fiyatına da inanamıyor insan.. Kabaca herşey Istanbul’un yarı fiyatına ...
Araya bir de Hamam Müzesi ve Antep Mutfağı Müzesi soktuk,
malum yemekleri kadar “Antep’in Hamamları” da meşhur... Hamam müzesi hayatımda
gördüğüm en ilginç müzelerden biriydi, Dünya’da eşi benzeri yok .. Giriş
ücretsiz ... Yemek Müzesi 1 TL ...
Oradan Tahmis Kahvecisi... Biz aradaki farkı anlayacak kadar
uzman değiliz tabi ama bir grup Tahmisçidir; bir grup da Kurukahveci Mehmet
Efendici. İlginç olanı, Kurukahveci'nin, Eminönü merkez dükkanının bulunduğu
sokağın adı Tahmis Sokağıdır !
Ve sırada asıl sebeb-i ziyaretimiz, Küşlemeci Halil Usta ... Önceleri günlük etleri, saat 14:00-15:00 gibi bitirir, dükkanı kapatır gidermiş, Halil Usta, tek öğün
.. Şimdi popüler olunca uzatmış mesai
saatleri erken akşam yemeğine kadar açık ... Klasik menü diyorsun önüne demir
tabakta karışık tadımlık kebaplar geliyor, harika bir salata ezme ile birlikte.
Sonra da kapanışta meşhur küşlemesi ... Tarifsiz bir lezzet, geçenlerde çok
sayıda uzmanın katıldığı Hürriyet, "Türkiye’nin En İyi 100 Yemeği" anketinde açık ara
birinci oldu Halil Usta ki hakkıdır.
İmam Çağdaş, meşhurdur, çok da iyidir ama en az onun kadar
meşhur ve onun kadar iyi Koçak oldu bizim tercihimiz, uzun zamandır burada
yaşayan annemin kuzeni, çok sevdiğim Sabahattin Abimizin de yönlendirmesiyle
... Burada 3 öğün yemek mümkün değil biz 2 öğünü bir havuç dilimi ile
tamamladık ona rağmen çatladık .... Bu arada Koçak'ta 3 kişi ellerinde telefon, önlerinde bilgisayar durmadan İstanbul'dan, Ankara'dan, İzmir'den, sipariş alıp koli koli sevkiyat yapıyorlar kargo ile günlük, taze taze ....
Akşam uçakta mide spazmı geçirirken, THY'nin sempatik hostesi, hiç kimse
peynirli sandviçi almayıp, soda isteyince yapıştırdı lafı : Antep’ten geldiğiniz
belli ...
Kural : Mutfağa gir, yemek hayatın anlamı değildir ama hayatın çok önemli bir bölümünü kaplar ve yapması da yemesi kadar keyifli olabilir...