25 Ocak 2018 Perşembe

Baba – Oğul Miami ...


Eşimin pasaportunda son dakika bir sorun çıkınca, hep hayalini kurduğumuz, Efe’yle “baba-oğul” seyahatine mecburen çıkmış olduk; hem de hep hayalini kurduğumuz Miami’ye...

( Wynwood )

Ben Miami’ye ilk ve son kez bundan tam 22 yıl önce 1995 yılında, ailecek Orlando Disneyland’a yolu üzeri gitmiştim. Bir kaç gün kalmış ve neden bu kadar popüler bir yer olduğunu bir türlü anlayamamıştım. Denizi çok dalgalı, havası çok sıcak, şehir ise çok sıradandı; hiç bir özelliği yokmuş gibi gelmişti bana ...


Elbette 22 yıl içinde Miami epey bir değişmiş! Başta Türkiye ve bilumum Güney Amerika ülkeleri olmak üzere 77 milletin zenginlerinin ya komple ya da part time yerleştiği, hemen bisiklet gibi bir jet ski,  ( ya da bir  sürat teknesi ) bir Harley Davidson,  bir de spor araba alıp, Amerikan Rüyasını yaşadığı bir “hiç bitmeyen tatil” beldesine dönüşmüş...    


( Lincoln Road )

Denizi, daha doğrusu Okyanusu hala çok dalgalı, havası hala çok sıcak ama ne dert, paranın çözemeyeceği sorun mu kaldı dünyada ? Hoş biz Kasım sonu gittik ki kesinlikle buraların en güzel zamanıymış Ekim-Kasım-Aralık ...
Şimdi açın akıllı telefonunuzdan haritaya bakın, inanamayacaksınız coğrafya ders kitabı gibi okyanus, iç deniz, göl, gölet, akarsu, haliç, kanal, bataklık, su ile ilgili ne istersen var ...  Tabi su ve para olunca tekne de çok oluyor, ben hayatımda hiç bu kadar tekneyi bir arada görmedim, koyacak yer kalmamış, İstanbul’daki otoparktan fazla katlı tekne parkları yapmışlar...

( Everglades )

Malum kasırga, fırtına, hortum, yağmuru zaten var dolayısıyla yemyeşil, tertemiz ve yaban hayat ile iç içe bir yer Miami. Timsah meselesi daha çok, epey bir güneyde bulunan Everglades sazlıklarında ( eğer vaktiniz bolsa, burada bir tura katılmanızı tavsiye ederim ) Şehir merkezinde daha çok rakun, iguana, sincap ve envai çeşit kuş görürsünüz.


Biz burada kaldığımız neredeyse her güne küçük bir parktaki ( Topeekeegee Yugne Park )   sincapları ve tropikal kuşları besleyerek başladık ve Efe’nin ne kadar keyif aldığını anlatamam.


Otelimiz hem bir süre önce buraya yerleşen arkadaşımızın evine yakın olsun diye hem de otoparkı ve kahvaltısı ücretsiz diye ( buna dikkat edin oda ücretinden çok otopark ve kahvaltı ödersiniz valla benden söylemesi !) Aventura bölgesinde kaldık. Şansa hemen karşımızda büyük bir “County Fair” yani panayır vardı. Amerikan filmlerinden aşina olduğumuz bizim lunaparkların biraz hallicesi ... Burada göz kapağı dahil, vücudunun görünen her yerine dövme yaptırmış bir kasiyerden başka ilginç bir şey yoktu benim için tabi ama, Efe bir de dart oyununda pelüş ödül de kazanınca değmeyin keyfine ...      

( South Beach )

South Beach, spor yapana da piyasa yapana da bir cennet; Lincoln Road özellikle Pazar günü kurulan bit pazarı ile çok keyifli; Wynwood, bizim Cihangir-Karaköy gibi yeni akım sanat kültür mekanı, grafitiler, küçük kafeler ve butikler çok başarılı; Brickell bölgesi gökdelenleri, plaza kültürü, zırt-pırt açılıp trafiği kilitleyen köprüleri ve Nusr-et Steak House’u ile hareketli bir şehir merkezi, Aventura, Sawgrass, Dolphin ya da Keys bu kurlara rağmen son derece hesaplı alışveriş için ideal ... Yani kısacası ailecek ya da bekar, Miami de ne istersen var ...

(Brickell Avenue)
-->

Kural : Dünyanın neresinde olursan ol, güne başlamanın en iyi yolu doğa yürüyüşüdür ...