19 Temmuz 2016 Salı

Creme de la Creme, San Diego


Amerika, daha doğrusu Kaliforniya Rüyasını Los Angeles’ta yaşadıktan sonra, Fransızların tabiriyle Creme de la Creme , bizim tabirimizle, kadayıfın kaymağını da San Diego’da gördük…

Mission Beach
Üniversite hazırlık döneminde, Elazığ’dan gelip, bir süre bizde kalan Kuzenim, “İstanbul ne telaşeli bir yer, sokak köpekleri bile koşturuyor” demişti … Burada da tam tersi, hayat resmen yavaş akıyor, insanlar, arabalar ağır çekim sanki, kimsenin acelesi yok… Bir de biz 4 Temmuz, tatillerine denk geldik ki tam tatil modundaydı herkes..

San Diego Hayvanat Bahçesi 
Herkes birbirine yol veriyor, koşa koşa yardım ediyor, sabırla saatlerce bekliyor. Trafikte bazen doğru şeritte olup olmadığımızı anlamak için bekliyoruz arkamızdaki korna çalsın, ama ne mümkün, kesinlikle korna çalmıyorlar dakikalarca bekliyorlar … Garsona, kasiyere, sırada önünüzdekine acele ettirmek çok ayıp, hemen fırça atıyorlar …

Down Town San Diego
Şehrin göbeğinde, gök delenlerinin,  arasında yürürken, ya da asansörde karşına bir anda bikinili bir kız, mayolu bir erkek ya da elele bir çift gay çıkabiliyor, kimse dönüp bakmıyor… Burada da 12 ay yaz, 12 ay parmak arası…Pasifik okyanusunun geniş plajlarında voleybol da oynayabilirsin; eğlenceli dalgalarında surf de yapabilirsin… Ya da bir iç deniz gibi olan Mission Beach koyunun sakin sularında keyif de yapabilirsin. Ben hiçbir yerde metrekareye bu kadar çok tekne, yelkenli, kano, jet ski ve ayakta sürülen kano var ya “paddle board” düştüğünü görmedim ( bana da çok saçma görünüyor ayakta Gondol kullanır gibi ama yapanlar çok iyi bir egzersiz olduğunu söylüyor)    

Seaport Village
Çocuklu bir tatil için de müthiş bir belde San Diego, Bu yıl 100 yaşına giren Hayvanat Bahçesi meşhur zaten, sineması, teleferiği, oyunları ile çok eğlenceli ve eğitici bir gün geçirilebilir ailecek. Balboa park ise tam bir cennet … içinde tam 17 tane müze var. Müze derken arkeoloji müzesi falan değil; havacılık ve uzay müzesi, şampiyonlar müzesi, otomobil müzesi, fotografik sanatlar müzesi gibi eğlenceli ilgi çekici müzeler… Biraz kovboy, biraz Meksika esintili Old Town’a da çocuklar bayılır…

Balboa Park

Ben de yeni öğrendim, “Bir gün San Diego’ya yerleşip yelken yapmak”, bizim “Güneyde bir sahil kasabasına yerleşip balık tutmak” gibi bütün Amerikalıların emeklilik hayaliymiş… Telaşeden kaçıp, biraz yavaşlamak, hayatı yakalamak yerine, yaşamak; geleceğe kaygılanmak, yerine bugüne odaklanmak; başkaları ile uğraşmak yerine kendiyle barışmak,  bütün insanlığın ortak ve acil ihtiyacı günümüzde…

Old Village

Milan Kundera’nın genelinde son derece sıkıcı romanı “Yavaşlık” da söylediği gibi düşünsene çok ilginç değil mi : “… Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır, buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmak isteyen kimse, elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır…” Yıllar ne çabuk geçti, geçen yaz ne yapmıştık, ütünün fişini çekmiş miydim, yeni tanıştığım adamın adı neydi” gibi unutkanlıklarımızın temelinde de bu telaşe, bu hız var galiba …. Biz bile, İstanbul'da 2 yıldır plan yaptığımız halde bir türlü buluşamadığımız arkadaşlarımız Başak ve Oytun ile burada rahat rahat buluştuk, saatlerce konuştuk, söyleştik ... 

San Diego Hemen Meksika Tijuana Sınırında

Kural : Yavaşla! Hayatın, yaşadığının, çevrenin, kendinin farkına var …    

Not : Bir hayal kırıklığını da söylemeden edemeyeceğim, Meşhur 4 Temmuz kutlamaları, Disneyland’ta her akşam yapılan ve İstanbul’da (bir bahane ile iptal edilmezse ) 29 Ekim'de yapılan kutlamaların yanında kamp ateşi gibi kaldı, bize de Otopark’a verdiğimiz 25 dolar yadigar kaldı …  

Coronado Adasından 4 Temmuz Kutlamaları

Fotograflar için arkadaşım, Oytun Egemen'e teşekkürler, 

12 Temmuz 2016 Salı

Eyyyy Los Encılız, Hayat Sana Güzel …

Santa Monika Ocean Drive

Aslında eski bir Türk Şehri olan ve sadece En Cılız insanların yaşadığı, Los Angeles ( Çok kötü bir espri olduğunun farkındayım ama Büyük Türk Düşünürü, Fesli Abinin “Şeyh Piri” çıkışına bir gönderme de ben yapmadan edemedim ! ) merkezli Kaliforniya eyaleti, İspanya, İtalya gibi ülkelerin bile üstünde, Dünyanın en büyük 8. ekonomisi… Ortalama bir Kaliforniyalı,  ortalama bir Türk vatandaşından kabaca 4 kat daha zengin…   
Eski bir Kaliforniya atasözü der ki “Dünya’nın dinlediği ve izlediği şeylerin çoğu Kaliforniya’da üretilmiştir.” Şimdi bir de buna “konuştuğu şey” ya da “elinden düşürmediği şey” de eklendi …

Hermosa Beach Halk Pazarı

O kadar çok paraları var ki nereye harcayacaklarını bilemiyorlar… Yolda yürürken, tansiyonun düşüp kaldırıma otursan, hemen 2 Ambulans, 2 İtfaiye aracı, 3 Asayiş, 5 Trafik polisi geliyor tansiyonunu ölçmeye… En basit dükkanın kasasında, kahveci de, benzinci de, bazı popüler restoranların kapısında sıra var, sanki bedava dağıtıyorlar... Hatta bir dövmecinin önünde bile uzun bir kuyruk gördük…  
Aşiret düğünü sahibi gibi ellerinde deste, taksiciden, garsona, belboydan, oda temizlikçisine, market torbacısına, bir hizmet aldıkları herkese bahşiş dağıta dağıta geziyorlar… 
Ne kadar bahşiş verilmesi gerektiği konusunda ikilem yaşama diye bütün hesapların altında en az %15 en çok %30 diye ipucu da veriyorlar… Bize biraz ters ...

Kilometrelerce uzun plajda adım başı bir can kurtaran

Los Angeles’ a daha önce de gelmiş, Japon Turist edasıyla gezmiş, neden bu kadar popüler olduğunu anlayamamıştık… Turistik bir şehir değil,  gezilecek görülecek pek bir şey yok, doğru ama bu sefer biraz daha uzun kalıp, biraz daha yerlisi gibi yaşayınca anladık neden “melekler şehri” olduğunu… Bir kaç örnekle anlatayım :  

Redondo Beach Surf Yaz Kampı

Bir türlü ışıksız kavşakta, nasıl sola dönüleceğini anlayamadığımız için, yanlışlıkla kırmızı ışıkta geçince, nereden çıktığını anlayamadığımız Trafik polisi, filmlerdeki gibi takıldı peşimize, tabi hemen çektik kenara.  Yan aynadan bakarak bekledik, karizmatik Abinin, filmlerdeki gibi, yanımıza salına salına gelişini ve ne yalan söyleyelim ödümüz patladı...
Çocuklar arkada, kemersiz koltuksuz, yayıla yayıla uyumuşlardı ve bende de birazcık alkol vardı… Alkol, kırmızı ışık ve koltuksuz  çocuk, demek ABD’de direkt mahkeme demektir!
Polis, “kırmızı ışıkta, yaya geçidinden geçtin, tam 6 tane yaya vardı onların hayatlarını tehlikeye attın, ehliyetini göreyim”  dedi.
Ben “Bana bak sen benim kim olduğumu biliyor musun, Efendi ol, sürdürmeyeyim seni Alaska’ya” deeeermişim….  ( Türkiye’de böyle esip gürleyen kırolar, orada daha pasaport polisinin karşısında nasıl titriyor ama ? )   “ne ışığı, ne yayası, kim geçti, ne zaman geçti” gibi abuk sabuk, o korkuyla, hem de İngilizce gevelerken, “Tatilde misiniz, yabancı mısınız, Kuralları öğrenin lütfen, hadi iyi tatiller” diye anlayışla bizi gönderince,  “evet” dedim “işte Melek gibi insan bunlar …”    

Disneyland Hediye Çeki

Sonra da internetten yanlışlıkla yaptığımız kredi kartı ödemesini 10 saniyede geri aldığımızda; satın aldıktan sonra vazgeçtiğimiz ürünleri anında iade ettiğimizde ve Disneyland’ta bindiğimiz oyun botu, arızalanıp içinde 7 dakika rehin kaldığımız için çıkışta bize hediye çeki verdiklerinde anladık “adam yerine konmak” ne demekmiş … Trafik kurallarını, selamlaşmayı, güler yüzü hiç saymıyorum bile. 8 yaşındaki oğlum Efe ve yaşıt kuzeni Yasemin bile dedi ki “Burada herkes ne kadar eğlenceli, ne kadar arkadaşça …”

Venice Beach'te Basketbol

Ve herkes ne kadar sportmen … 4 yaşında yaz kampında spor yapan da vardı, 60 yaş ve üzeri plaj voleybol turnuvası da… Pusetle çocuk gezdirerek koşu yapan anne de gördüm, kitap okuyarak yürüyüş yapan teyze de…  Sahil de yoga yapan da var, park da ağaçlar arasına çektiği ip üstünde yürüme çalışması yapan da … Venice Beach’te kum torbasında boks, vucüt geliştirme, aletli jimnastik zaten bir Los Angeles klasiği. Basketbol, beach-volley,  bisiklet ve koşu da ata sporları … yapmayan yok !
Yolunuz düşerse bisiklet kiralayıp, Redondo, Hermosa, Manhattan ya da Huntington Beach’te dolaşmanızı çok tavsiye ederim…

Santa Monica Beach'te Pazar Günü...
Yaz kış muhteşem bir hava, asla bunaltmıyor, hatta akşamları ve sabahları epey bir serin oluyor, Temmuz da bile … herkeste, her yerde, her daim bir tatil havası… Her arabanın bagajında bir kaykay, bir mayo, bir top, katlanır bir sandalye, ayaklarda parmak arası terlik, kafada bir kulaklık, 12 ay yıllık izin modu… Tek problem “beach club” yok ! kendi şezlongunu, şemsiyeni, yiyeceğini, içeceğini kendin getireceksin. Tuvalet konusunu ise hiç açmayalım, dedim ya dövmeci de bile sıra vardı, hafta sonları Santa Monica Pier tuvaletindeki sırayı hayal dahi edemezsin…

Rancho Palos Verdes'in Asıl Yerlileri

Tertemiz her yer, kurak bir bölge olmasına rağmen yemyeşil, her yerde upuzun palmiyeler..  Sokakta kedi köpek yok; sincap, tavus kuşu hatta rakun var.. Evet 2 tane rakunu Arkadaşım Yıldıray’ın bahçesinde akşam yemeği yerken kendi gözlerimle görmesem  inanmazdım … 
Hatırı sayılır süreler Türkiye’de,  İsveç’te (Eşi İsveçli )  ve ABD'de yaşayan Yıldıray’ın çok güzel özetlediği gibi bu 3 ülke arasındaki temel fark şu : Türkiye’de öncelik Devlet, İsveç’te Öncelik Toplum, ABD’de öncelik Birey, yani : Sen ….


Santa Monica Beach'te Gün Batımı

Kural : Başta ABD olmak üzere yurt dışında okuma ya da çalışma fırsatı bulursan kaçırma, bulamazsan yarat …