9 Aralık 2022 Cuma

Kaliteli Yaşam, Saarland Almanya

 

14 yaşında oğlum ile ilk iş seyahatimizin, benim de 14 yaşındayken babamla gittiğim ilk iş seyahatim (1990) Almanya'ya olması güzel bir tesadüf oldu. Almanya bayilerimiz Max ve Axel'in daveti üzerine bir hafta sonu, şantiye ziyareti yapmak ve bir kaç konu görüşmek üzere Lüksemburg sınırında yer alan Saarland bölgesine gittik.

Bu bölge Almanya'nın her yeri gibi yemyeşil, tertemiz olmasının yanı sıra Avrupanın en büyük beyaz şarap bağlarının da yeraldığı bir bölgeymiş. Son yıllarda çok sık duyar ve kullanır olduğumuz ama bence milletçe çok yabancısı olduğumuz "yaşam kalitesi", "kaliteli zaman", "alım gücü" gibi tabirleri bizzat deneyimleyerek anlamıza bir kez daha yardımcı oldu Max ve Axel sağolsunlar.


Bizim için yaptıkları program son derece sade ama kaliteli, şöyle ki : 

1. Gün, şantiye ziyaretini takiben kırsalda, köylerin tarlaların arasında son derece şık bir otelde akşam yemeği. ( Bu arada taş ocağı şantiyesi nehrin kıyısında havada bir gram toz yok, yolda bir parmak çamur yok. Tüm kamyonlar şantiyeye girip çıkarken uzun uzun yıkanıyor... ) 


2. Gün, önce ücretli bir parkta yürüyüş, sonra arazide 12 kilometrelik, 2 saat 40 dakika süren bir  "hiking" ardından, akşam yerel bir şaraphane de tadım ve akşam yemeği. ( Parkta amatör bir halk orkestrasının konser dinletisi de bonus oldu ) .



3. Gün, özel rehber eşliğinde Tarihi Trier şehri turu, özel rehber eşliğinde Zylinderhaus klasik otomobil müzesi turu. ( Müzenin restoranındaki yemekler de en az müzedeki objeler kadar güzeldi ) 


Son derece varlıklı olmalarına rağmen, giyim, kuşam, otomobil vb. gösterişe hiç para harcamayıp. koca haftasonunu sadece bisiklete binerek ve yürüyüş yaparak geçiriyorlar ama en iyi yemeği yiyip, en iyi şarabı içip, bir şehri gezmek için özel bir rehber tutuyorlar. 

Tatile her sene dünyanın başka bir köşesine en ucuz havayolu ile gidiyorlar ama en iyi otellerinde kalıyorlar... Bizim bakış açımıza göre oldukça ters, önceliklerimiz tamamen farklı. 

Hem Cem Yılmaz'ın dediği gibi genetik fakiriz, nasıl para harcanır bilmiyoruz, hem de bu sosyal medya yüzünden "elalem nerede ne yapıyor, ben daha iyisini yapmalıyım" sidik yarışından, ne yaptığımızdan, ne yaşadığımızdan bir şey anlıyoruz. Gerçekten keyif aldığın, sevdiğin yerde misin, yoksa herkesin gittiği yerde, yaptığı şeyi mi yapıyorsun bir düşün !?!

Kural : Sidik yarışını bırak, yaşamaya bak ....