22 Mart 2010 Pazartesi

folklör sehayatleri II


Sanki, 8 gün boyunca sabah akşam bisküvi, zeytin ezmesi ve konserve ton balığı yememişiz, çayırda çimende, koltukta, otlarda yatmamışız, pislikten kırılmıyormuşuz gibi öyle zinde, heyecanlı ve keyifli varıyoruz ki Bonheiden'a gelmesek de olurmuş, bir o kadar daha yol gidebiliriz ...


Sokaklarda ve evlerin kapılarında "Hoşgeldiniz" pankartlarını, hemen kasabanın girişinde bizi karşılayan ev sahiplerimizi, kırmızı kırmızı evleri ve yemyeşil bahçeleri görünce keyfimiz ve heyecanımız iyice artıyor...

Sonra Rahmetli başkanız Hasan Işık hatırlatmadan edemiyor "Unutmayın burada yanaktan 3 kere öpülüyor, çok sık lazım olacak ona göre .... " Hakikaten de çok gerekli bir hatırlatma olduğunu Bonheiden'a 1991 den sonra 1994, 1995 ve 1997 de tekrar geldiğimizde daha iyi anlıyorum ...

Ben festival öncesinde, hastane bahçesinde, daha ilk göstermizde güzelim Adıyaman'ı berbat edince ekipten kesilip bayrakçı oluyorum ki, başta kilisedeki açılış olmak üzere Türk bayrağı taşımaktan nasıl keyif alıyorum, nasıl gurur duyuyorum anlatamam, sanki Türk orduları Belçika'yı fethetmiş ben de Ulubatlı Hasan'ım ....

15 yaşında bir çocuk için belki biraz fazla ama provalar, sahne, alkış, kulis, "after-party"ler, diğer ülke folklörcüleriyle kaynaşma, eğlenceler, sürekli müzik, dans...
neredeyse günde ortalama 2-3 saat uyuyoruz ki daha 2-3 bin kilometre daha yolumuz var....

1991 yılındaki seyahatte ancak bayrak taşıyan kabiliyetsiz ben, bu işten öyle keyif alıyorum ki sonra, azimle ( biraz da adam yokluğundan ) 1992 deki festivale kılıç kalkancı olarak gidiyorum ki bu neredeyse bir mucize...


Daha önce de bahsettiğim gibi Kılıç Kalkan hassas bir konu, dünyanın en ilginç halk danslarından biri, müzik, ritim ve eş yok, ritmi kılıç kalkanla veriyorsun. Gerçek metalden, oldukça ağır kılıç, kalkan ve benim gibi cılız bir çocuk için hiç de kolay bir oyun değil ... Kılıç Kalkancılar genelde en eski, en tecrübeli oyuncular olur ve otobüste arkaya oturur, eşya taşımaz, her oyunu bilir ama kolay kolay oynamaz, dernek kurallarının bazılarına uymayabilir falan ... Ve bakmayın, turist kaçıran falan derler ama yalan, yabancılar da bayılır hem oyuna hem de oyuncusuna... ( bi de şu şort işi olmasaydı ) Yani erkek folklörcüler için hedeftir Kılıç Kalkan, benim için rüya, hayal .... Hayalim hemen 1 yıl içinde gerçek oluyor ... Nasıl mutluyum anlatamam



Bonheiden'dan sonra İspanya'ya, ertesi yıl yine İspanya'da 2 ayrı festivale, daha sonra Hollanda + Belçika'ya ve sanırım 2 kez Bulgaristan'a festivallere gidiyoruz ve ilerleyen yıllarda gençlik kampları, karnavallar, fuarlar, değişim kampları falan bir çok değişik seyahate katılıyorum değişik sıfatlarla, ama hiç biri folklör festivallerindeki keyfin yakınından bile geçmiyor ...

Kural 14 : Halk dansları, özellikle de Türk halk dansları, müthiş bir hobidir; spor, müzik, dans, kültür, dostluk, sahne, seyahat ... Düşünsene, mesela başka hangi aktivite elele yapılır ki ?

1 yorum:

Yelda dedi ki...

Ah ahhhh negüzel günlerdi...
Belçika'daki barbekü partileri geldi şimdi aklıma, Bizim için Hollanda'ya gelmeleri... :...)