Yeni bir müşteri ile tanışma fırsatını yakalayınca, tabi ki
kaçırmadığım, Bangkok seyahatinin Nisan ayına denk gelmesi hem talih hem de
talihsizlik oldu. Talihsizlik oldu çünkü ilginçtir, Bangkok’un en sıcak ve
kurak günleri Nisan’da yaşanırmış. Yaz aylarında tropik yağmurlar havayı bir
nebze de olsa serinletirmiş. Ayrıca dünya meteoroloji örgütüne göre de Bangkok Dünya’nın en sıcak büyük şehriymiş… ( Bir başka gereksiz bilgi, Bangkok Dünyanın en uzun şehir ismine sahipmiş : Tayca Resmi Adı :"Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Yuthaya
Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon
Piman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit" ) Tabi bu nemli sıcağa bir de her yerden
yükselen kızartma kokusu eklenince, iliklerine kadar hissediyorsun uzak doğuda
olduğunu…Öte yandan büyük de bir talih oldu, 13-17 Nisan Eski Siyam
Krallığındaki yeni yıl haftası dolayısıyla Songkran Festivali zamanıymış. Onu
sonra anlatırım fakat kabaca 10 milyonluk bir şehre yılda 30 milyon Turist
gelmesi tesadüf değil tabi, gerçekten güzel, ilginç bir şehir Bangkok.
Dünyanın bir çok ülkesinde, özellikle geri kalmış ülkelerde
zenginle fakir arasındaki fark rahatsız edicidir, ve bu sanki gitgide
artmaktadır. Ancak ben ilk kez bir şehirde bu kadar iç içe ve bu kadar bariz
olduğunu gördüm. Siam Square adlı meydanda ultra modern alış veriş merkezleri
içinde de ultra pahalı dükkanlarda dolarlar havada uçuşurken, sadece 1 durak
ötedeki Phaya Thai’de tren raylarının kenarına konuşlanmış gecekondularda ultra
fakir insanlar yaşıyor. Bu arada buradan geçen tren ücretsiz, ne durak var, ne
bekleme salonu ne de bir tarife.. Evler, bahçeler, yolcular, raylar her şey
birbirine karışmış ama kimse halinden şikayetçi görünmüyor … Ya da aynı nehir
üzerinde, 1 oda bir salon ağaç gece kondularda sefalet ve pislik içinde yaşayan
da var, önünde mega yatı bağlı dev bir malikane de yaşan da ….
Refah seviyesinin ise demokrasi ile orantılı olduğu teorisine bir kanıtı da Tayland. 18 yaşından 88 yaşına kadar, 70 yıl tahtta kalan bir kral, anca bu kadar adil, tarafsız, modern, demokrat olabilmiş işte. Geçen yıl ölmüş, tabiki oğlu tahta oturmuş ve şimdi her yerde "kramılızı valla en çok biz seviyorduk, öldüğüne gerçekten çok üzüldük" tarzı yalaka pankartlar afişler, En büyük afiş, yani en büyük acı tabi ki en büyük inşaatta asılı... "Acımız büyük, kule vincimizden belli"
Her yerde inşaat , hızla yükselen gökdelenler bana çok
normal geliyor, müşterim Chiang, çok tanıdık gelen bir şekilde “Bangkok
gayrimenkul piyasası çok hareketli, biraz paran varsa gel sana şuradan
yatırımlık bir daire, dükkan alalım, güzel para kazanırsın” diyor. Ama, asıl
hikaye arka sokaklarda inanılmaz bir sefalet , tüm olayları Turizm… Rusya ile
bir uçak krizi yaşasalar, ya da meşhur gece kulüpleri ya da havalimanları
taransa da bir yıl turist gelmese açlıktan birbirlerini yerler…
Yemek diyince, Thai mutfağından bahsetmeden geçmek olmaz.
Büyük çoğunlukla her şeyi kızartıp, bol bol zencefil kullanıp, değişik acı,
ekşi soslarla servis ettikleri için başta deniz mahsülleri olmak üzere
her şey çok lezzetli. Çorbaları ayrıca bir harika, Ve ben Türkiye’yi “yeme-içme cumhuriyeti” diye niteler,
her an her yerde bir kebapçı, dönerci, kokoreççi bulursun asla aç kalmazsın
diye övünürdüm. Bangkok u anlatamam… Hemen her köşebaşı, Beşiktaş – Fener maçı
öncesi İnönü çevresi gibi duman altı… Ben bizim Chiang’a şahit oldum, ufak
tefekler ama iyi yiyorlar, sürekli yiyorlar…
Kural : Çok hijyenik olmak iyi değildir doğru, bağışıklık sistemimize mikrop da lazımdır ama sen yine de suyu kapalı şişeden iç, senin bağışıklık sistemin onların ki kadar güçlü değildir …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder